29 Eylül 2014 Pazartesi

HAFTA BAŞI SORUNSALI!


HAFTA BAŞI SORUNSALI!
Bir kısım emekli meslektaşlarımız, neden kişisel hesaplarını, TEMAD’ın kurumsal kimliği ile TEMAD'ın yöneticileri, delegeleri ve üyelerinin bazıları üzerinden, hedef alarak yapar?
TEMAD’a, parayı ben topladım, hesabı da ben sorarım dersin,
TEMAD'ın, eylem ve söylemlerine koşarak geldim, ama bilançosunu açıklamazsa bundan sonra ''eyleme -meyleme ''küstüm gelmem, yöneticisi tu kaka dersin,
TEMAD'ın yönetiminde, kafama uygun olmayan adamlar var öyleyse TEMAD ve yöneticileri ile içindekiler kötü dür dersin,
TEMAD'ın temsil makamı olduğunu unutup, icra makamı gibi ilişkilendirip, ötelenmiş haklarının verilmesini bekler, gerçekleşmeyince bela, sonra, selasını okursun,
TEMAD'ın yönetimine aday olursun, sonrasında tebrik beklersin, tebrik edersin, neden tebrik ettin diye dayak yersin!
TEMAD’a proje adı altında na mümkün olan konularla aday olursun; NARSİS Kişiliğini öne çıkartıp önce, yazarçizer takımını ‘’çantacı ‘’yapar, yetmez ‘’silahla’’ olmadı portalını- portakalını deyip sayıp sövüp’’senin elin sıkılmaz eline sıkılır’’dersin!
(Yakında kimliğini açıklarım)
TEMAD’ın yönetimine biz gelmezsek, siz eğitimsizler bihalt yapamazsınız kasıntısıyla Fakülte diplomanı 60 ve üstündeki yöneticisine, delegesine ve üyesine gözüne -gözüne sokar,havanı basarsın, sonrada bu işler çetrefilli deyip, höt demeden biip deyip sırra kadem basarsın .
SONRA TEMAD GENEL BAŞKANI AHMET KESER’İ VE YÖNETİMİNİ BEĞENMEZSİN.

SENİ KİM BEĞENİYOR?

EVSEL, EVRENSEL VE KİŞİSEL VEYA DA ÇEVRESEL SORUNSALLARINIZI TEMAD’a dolayısıyla yöneticilerine TAŞIMAYINIZ.

Taşımaya devam ederseniz, herhalde taşan sorunsallarınız da boğulmanız da an meselesi olacak.
Saygılarımla.
Ayhan BAYIRLI
29 Eylül 2014

BU ÜLKE DE SADECE BİZ Mİ YAŞIYORUZ..


BU ÜLKE DE SADECE BİZ Mİ YAŞIYORUZ..
1. Değerli arkadaşlarım, her zaman olduğu gibi ( ! ) bu gün de çok zor günlerden geçiyoruz. Ülkemiz adı konmamış bir savaşa adım adım götürülürken, maalesef içimizde ki bazı arkadaşlar, bu ülkenin vatandaşı olduğunu unutup, sanki ülke de sadece biz yaşıyormuşuz gibi 30 gün 24 saat işi gücü bırakmış TEMAD ‘ a çakıyor. Hiçbir götürüsü olmadığı için de TEMAD ‘ ın Genel Başkanı ve yanında duranlara, hakaretlerle süsledikleri iftiralarla saldırıyor.
2. Bir algı oturtmaya çalışıyorlar. Ellerine tutuşturulan metinleri hep bir merkezden idare edildikleri için aynı ifadelerle yazıp çiziyor TEMAD ‘ ı bir temsil makamı değil de icra makamıymış gibi sunmaya çalışıyorlar. Aslı var veya yok, fark etmez, yeter ki TEMAD aleyhine olsun her türlü yalan ve iftirayı yazmaktan da utanmıyorlar.
3. Şimdi yeni saldırılarını da 17 Ekim Dünya Astsubaylar Gününü sabote etmek üzerine kurmuşlar. Derneğimizin kuruluş günü, elbette kutlanacak. Arkadaşın biri aklına geleni yazmış, diyor ki, bunların hangisini yaptınız da kutlama yapıyorsunuz. Dünyadan bi haber bu arkadaşın yazdıklarına bakınca sanıyorsunuz ki TEMAD siyasi parti, iktidara gelmiş de bunları yapmamış, hepsi aynı yerden kurgulandıkları için TEMAD ‘ ı ele geçirmenin telaşı içindeler. Destekledikleri aday da yoldan geçenin eline tutuşturduğu her şeyi vaat olarak yazmış, sanki parti programı gibi insanlara anlatıyor. Tabi TEMAD ‘ ı siyasete arka bahçe yapmak istediklerinden vaadleri de siyasetçiler gibi oluyor. Oluyor olmasına da, bu camianın buna asla izin vermeyeceğini bilmiyor.
4. Daha önce de söyledik, bizim sorunlarımızın neler olduğu herkes tarafından biliniyor. Bunları nasıl yapacaksınız diye soruyoruz. Cevapları da ilginç, ÖRTÜLÜ ÖDENEK ‘ ten yapacaklarmış. Vay anam vay. Atıyorsunuz da kardeşim, biraz destekli olsun. Hangi ÖRTÜLÜ ÖDENEK ?
5. Fatih Eski Şube Bşk. İbrahim KOLDAMCA yazmış, Olağan Genel Kurulda salon da sadece Divan Heyetinin Masası olurmuş. Başka masa konamaz mış. Hukuk Komisyonu da orada bulunamaz mış. İyi de kardeşim, sen hem Olağan Üstü Genel Kurul, hem de Tüzük Kurultayında DİVAN HEYETİNDE değilmiydin ? Neden Hukuk Komisyonuna itiraz etmedin ? Neden ? Şimdi çıkmış ahkam kesiyorsun ? Şaşkınlığın bu kadarına da pes artık. Salonda işleyişi Divan Heyeti sağlar. Nereye ne konulacağı da onların tasarrufundadır. Uygun görürse her türlü düzeni aldırmaya da yetkilidir. Bunu da bil, eski başkan..
6. Sağduyulu meslektaşlarıma söylüyorum. Bunların yaptığı eleştiri falan değil. Ağababalarının verdiği talimatla bu camianın kamuoyu önünde itibarını düşürmek. Her gün adeta kavga ederek insanların bizim sorunlarımıza ‘’ YETER BE KARDEŞİM, BU MEMLEKETTE SADECE SİZ Mİ VARSINIZ ‘’ noktasına getirmek. Daha önce de söyledim. Bi durun nefes alın. Bu ülke de sadece biz yaşamıyoruz. Her gün Küçük Emrah modunda ağlayıp sızlayarak, egemenlerden hak dilenerek bir yere varamayız diye. Ama nerde, her geçen gün daha bi edepsizleşerek hakaret ve iftiralarını sürdürüyorlar. Bilmiyorlar ki, bu camia artık kavga istemiyor. TEMAD çatısı altında seçilmiş Genel Başkanın yanında durmayı istiyor. Az kaldı. Bu camianın sesi olan delegasyon, attığınız iftiraları, her gün yumurtladığınız yalanları da, Genel Kurul da tokat gibi yüzünüze çarpacak. Gerçi siz de yalan bitmez de, o zaman ne diyeceksiniz merak ediyorum.
7. Netice itibarıyla, az biraz da olsa amacınıza ulaştınız. Meslektaşlarımızı davadan soğutup, kamu oyunda da itibarımızı yerle bir ettiniz. Yeter artık. Üç yıl da iki defa seçilip, bir defa da Tüzük Kurultayında, bir nevi oylamadır; camianın oylarıyla orada da güven tazeleyen, Sn. Genel Başkanı ve onun üzerinden TEMAD ‘ ı daha fazla hırpalamaktan vazgeçin. Sosyal medya da üç – beş çığırtkan, sanmayın ki bu camia, sayıları sağdan saysan üç, soldan saysan beş dava düşmanından ibaret. Bu camianın nefreti hepinizi boğacaktır. Unutmayın, sessizlikte bir çığlıktır.
Dava arkadaşlarıma selamlarımla..

27 Eylül 2014 Cumartesi

TEMAD Genel Başkanımız temaslarını sürdürüyor

EAHP Ayhan BAYIRLI 25 EYLÜL 2014
Alıntı Haber:İhlas Haber Ajansı Balıkesir haberleri
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Genel Başkanı Ahmet Keser, bir dizi temasta bulunmak üzere Ayvalık’a geldi.
Türkiye genelindeki yüzü aşkın şubesi ve 42 bin üyesi bulunan TEMAD’ın Ayvalık şubesinde dernek yönetimi ve üyeleriyle bir araya gelen Keser, derneğin çalışmaları hakkında Şube Başkanı İsa Aslan’dan brifing aldı. Ayvalık Belediyesi’ne ait Sarı Zeybek Tesisleri kompleksinde bulunan dernek binasında ziyarette dernek şube üyeleriyle bir araya gelen Genel Başkan Keser’e, TEMAD üyesi emekli subay ve ebru sanatçısı Yıldırım Alp’in yaptığı bir tablo hediye edildi.
Genel Başkan Keser, dernek bünyesindeki 42 bin üyenin yarıya yakının emekli kalan yarısının ise halen görev yapan Türk Silahlı Kuvvetler bünyesindeki astsubaylardan oluştuğunu hatırlattı. Önceki gün İzmir’de bulunan 16 TEMAD şubesine yönelik ziyaretler yaptıklarını belirten Keser, “Bugün de Ayvalık’tayız. Burada dernek üyelerimiz ile bir araya geldik. Hep birlikte görüş alışverişlerinde bulunduktan sonra Edremit Körfezi’ndeki şubelerimizi de ziyaret edeceğiz” dedi.
Demokrasilerde rejimi halkın oluşturduğuna dikkat çeken TEMAD Genel Başkanı Ahmet Keser, “Gücünü tamamen halkından alan TSK derdest edilirse, bir boşluk ortaya çıkar. Biz halk olarak, ‘Bu rejimin sahibi de biziz, güvencesi de biziz” deseydik, silahlı kuvvetler de bizimle müşterek hareket edebilmiş olsaydı, bunlar olmayacaktı. Yani bir özeleştiri yapmak gerekirse; ‘Halka sen karışma’ dedik. ‘Rejimi korumak kollamak benim işim’ dedik. Halk bir refleks gösterdiğinde, ‘Çıkma dedik’, ‘Sen anarşi yapıyorsun’ dedik. Ama öte yandan da TSK’nın refleksleri zayıflatıldığında da; refleksleri hiç gelişememiş, bu anlamda demokratik kültürü ve olgunluğu yakalayamamış halk başı boş kaldı. Ne yapacağını şaşırdı. Çünkü lokomotifi gitti. Oysa, sistemin lokomotifi halk olsaydı, bu olayın sürekliliği olacaktı. Sistemin lokomotifine, sistemin içindeki bir parçasını yüklerseniz, böyle sıkıntılar olur. Gelişmiş ülkelerde demokrasiyi halk korur. Ordu da halkın emrindedir ve halkın talepleri doğrultusunda kendi taleplerini sahaya yansıtır. Bizde ise tam tersi yapılıyor. Aslında demokrasiye geçtik, ama demokrasinin muhafazası anlamında ciddi bir projeksiyon hatası, stratejik hata yaptık. Bugün ise TSK bu alandan çekildi ve ortada bir boşluk oluştu. Demokrasiler boşluğu götürmez. Bu boşluğu dolduracaksın. Bu boşluk halk tarafından dolduruluyor. Daha önce bu tür bir boşluğu doldurabilme kültürü olmadığı için 


halkın bu boşluğu doldurabilmek için bir süreç gerekiyor. Bir bilincin oluşması gerekiyor. Ondan sonrada bu bilincin tabanla buluşması gerekiyor. Şu anda bir şuur oluşturma aşamasındayız. Bu aşama tabanla buluştuğu zaman bu boşluk doldurulacaktır ve demokrasi asıl sahibine geçecektir” diye konuştu.http://www.iha.com.tr/balikesir-haberleri/temad-genel-baskani-ahmet-keser-ayvalikta-emekli-astsubaylarla-bulustu-balikesir-874833/
Temad Genel Başkanı Ahmet Keser Ayvalık’ta Emekli Astsubaylarla Buluştu - Balıkesir haberi
İHA.COM.TR

TÜRK DİL BAYRAMI ÜZERİNE…

TÜRK DİL BAYRAMI ÜZERİNE…

26 Eylül 2014, 11:08
    Okuyacağınız makale Doç.Dr. Suat Yakup Baydur’dan alınmıştır.*

    Doç.Dr. Suat Yakup Baydur’un 25. IV. 1945 tarihinde Ulus gazetesine yazdığı 
makale günümüz Türkiye’sinde bir şeylerin hala değişmediğinin, değişmesi için
direndiğinin, bunu içinde bir çaba sarf edilmediğinin en güzel göstergesidir.
EAHP Ayhan BAYIRLI 26 Eylül 2014

  
OSMANLI KAFASI

    Bu  kafayı değiştirmek  için  neler yapılmadı; fes çıkartılıp şapka giydirildi, kanunlar
değiştirildi, Uygurcanın başına Belâ kesilen, ona uymadığı için o dilin anlatımlarını
bugün okumamızı güçlendiren Uygur yazısı gibi, Türkçenin ayağını cendereye sokan
Arap yazısı atıldı, aynı kökten gelen, fakat eski Hellenlerin,sonrada Lâtinlerin elinde
değişerek sesli harflere önem veren dillere elverişli kılınan bir alfabe ,Lâtin alfabesi
alındı,tarikatlar kapatıldı,medreselerin yeri mekteplere verildi.

Bütün bunlar bu Osmanlı kafasını değiştirebildi mi? Asla! Osmanlı menevveri için
Türk tarihi Osmanlı tarihinden başka bir şey değildi: Ne Türk’ün tarihi ile uğraştı, ne de
Anadolu’nun eski tarihiyle.Bu kafa medresede sallana sallana Arapça ezberlerken dilinin
gramerini J.Deny adlı bir Fransız yazdı bu kafa Arapça , Farsça,kelimelerle ıstılahları
yaratmaya çalışırken Avrupalı dil bilginleri ta Orta Asya’ya kadar giderek Türk dil
anıtlarını ortaya koymak,Türk dillerinin gramerini yazmak için uğraşıyorlardı.

   Bu Osmanlı kafası Türk dilini işlemeyi düşünmemiştir: Teşrih, tıp ıstılahları mı yapılacak,
Arapçaya el uzatmıştır.Felsefe ıstılahları mı isteniyor, Arapça varken Türkçeye başvurulur
mu? Halkın Türkçesine,eski Türklerin diline yabancı kalan, İstanbul’dan dışarı çıkmadığı
için Anadolu ağızlarında yaşayan sözleri bilmeyen Osmanlı münevveri sunî yazı ve edebiyat
dilinin dört duvarı arasında kapalı kalmıştır.Başta Ziya Gökalp olduğu halde birçoklarının
bile bile ,isteye isteye Türkçe için ,Türkçenin kurtuluşu,  için savaşmalarına rağmen
bugün yazı dilimizde gazetelerde  Osmanlı kafasının malı pek çok kelimelerle
karşılaşmamız bize dilde kafa değiştirmenin öyle kendiliğinden olan kolay bir şey
sayılmaması gerektiğini açıkça gösteriyor:

 Toros Ekspresi gazetelerde dört saat teahhürle gelir yahut rötar ya-par ,asla gecikmez,
yahut gecikme ile gelmez;mensucat ile tekstil’e sık sık rastlayabilirsiniz,dokuma ile pek
seyrek karşılaşırsınız;Osmanlı kafası müracaat yahut demarş’ta bulunur ,başvurmak
‘’kaba’’dır.O kafa buna karşılık diyemez,alışmıştır,buna mukabil diyecektir; Osmanlı için
ya Arapça buhar ya İngilizce istim vardır, aynı sözlerin Türkçesi olan buğu’yu o sadece
camda kullanır. İngiliz ‘’buharlı gemi ‘’yerine kısaca buharlı (steamer) der, Alman
aynı şeye Dampfer yani buharlı yahut Dampfschiff yani buhar gemisi adını verir,Osmanlı
kendi dilinde yelkenli gibi güzel bir kelime varken ona benzetip buğulu diyemez,halk önce
ona buğu gemisi dediği halde Lâtince‘’buhar’’demek olan vapor'un bozulmuş şeklini bu
gemiye ad olarak verir.Osmanlı kafası için cerayan’da ,yahut kuran’da oturmak tehlikelidir,
akıntı diyemez.
Bir sergi açılırsa o ya beynelmilel’dir yahut enternasyonal’dir,milletlerarası olursa değeri
düşer;Osmanlı menevveri şirket’i,sosyete’yi ortaklık’tan üstün tutar,Arapça şerik ve
Lâtincesecius ,ortak demekmiş,onu düşünmez bile;cemiyet varken dernek sözünü
kullanmaz;bir şeyle ilgileniyorum derseniz bu Osmanlı kafası hortlağının tüyleri diken
diken olur:yatışması için alâkadar ediyor yahut enterese ediyor demelisiniz ; bir adam
ya müdür’dür ya direktör,ona Türkçe bir karşılık bulmaya kalkışmayın,Osmanlı münevveri
size hemen ya solculuk yahut ırkçılık damgasını vurur.Onun eskiden hıfzıssıhha,şimdi
ijyen dediği şeye Türkçe bir karşılık bulmak ,meselâ sağlık bilim demek deliliktir.

Eski Helence genos’tan gelme cins kelimesini Arapça cemilendirir ,ecnas der;siz Türkçe
türlü sözündeki tür’ü bunun yerine koymaya ,yahut onun yanı sıra kullanmaya yetkili değilsinizdir.

Osmanlı kafası davayı sukut ettirir,dava sukut eder ama düşmez.

Farsça ‘’göğüs göğüse’’ demek olan beraber’in Türkçe birlikte’ye manaca üstün olmadığını
Osmanlı kafasına anlatamazsınız. Malûm olduğu üzere,tekrar,kâfi gelmek ,tecrübe etmek,istimal
etmek,takip etmek Osmanlı kafasının bugün de sık sık karşımıza çıkan yadigârlarıdır.

Düşünmekten korkanlara feyazan yerine kabarmak,taşmak,su basmak,muavin yerine
yardımcı,tecziye etmek yerine cezalandırmak,kanun harici yerine kanun dışı,terk etmek
yerine bırakmak,vazıyed etmek yerine el koymak,mevad-ı infilâkiye yerine patlayıcı maddeler,
efrad yerine erler,muahede yahut pakt yerine andlaşma,muvaredad yerine getirme diyecek
kadar dillerini düzeltmek için bir ömür değil yüzyıllar yetmez.

Yukarıdaki sözler yerine bilindiği üzere,yeniden,yetmek,denemek,kullanmak,kovalamak gibi
herkesin bildiği kelimelerin gelmesi için ‘’tabiî gelişmeciler ’’ de diyebileceğimiz Osmanlı
müstehaselerinin acelesi yoktur.

Bunlar hafıza sözüne bayılırlar,Kayseri’de kullanılan bellek herkesin bildiği belleme’den geldiği
halde onlarca beğenilmez.Osmanlı kafası kıvanc’ı çirkin bulur, İstanbul’da kullanılmayıp da
Anadolu’da kullanıldığı için olacak.

Ama caz kelimesine bir şey demez,hav du yu du derken oradaki hav hoşuna gider,
bayılır,esen sözüyle selâmlanınca kaşları çatılır,tüyleri diken diken olur, Arapçadan,
Farsçadan Fransızcadan ,İngilizceden,kısacası istediğiniz her dilden kelime alabilirsiniz,
bu,dilin tabiî gelişmesidir;Türk dillerinin birinden bir kelime alırsanız bu kafa
 ‘’dilimizin ahengini bozamayız’’,’’dilimizi Çağataycaya çeviremeyiz’’diye yaygara koparır.

Anadolu’nun gaibetmek yerine kullandığı yitirmek’i,medhetmek yerine kullandığı övmek’i ,
zemmetmek yerine kullandığı yermek’i kullanırsınız,Arapça akıl ile Arapça nevi sözlerinin
boğduğu us ile tür’ü uslu ve türlü’deki zindanlarından kurtarıp gençliğe öğretmeye
kalkarsanız ‘’demokrasi düşmanı,faşist,komünist’’kelimeleri Osmanlı kafasının sizin
için hazır tuttuğu sıfatlardır.

Tarih ve dil devrimleri bugünün Türk aydınını Osmanlı kafasının kendi tarihine,kendi
diline karşı gösterdiği büyük ilgisizliği ve ihmali ortadan kaldırmak için yapılmıştır.

Bu devrimlere karşı koyabilmek için her çareye başvuran,Türkçeyi iyi bilmeyen
müsteşriklerden yardım uman böyle bir müsteşrik’in yazısından ilham alan bir
makale İngilizce stranger ile foreigner’i bizim yabancının karşılayamadığı misal
gösteriyor,ecnebi’nin atılamayacağını anlatmaya yelteniyordu:

Zavallıcık stranger sözünün Lâtince extraneus ‘tan geldiğini extra sözünün Lâtince
dış demek olduğunu öğrense ,foreigner’in aslının foreign olduğunu,bunun da
demek olduğunu hatırlasa ve Türkçede yabancı’dan başka dışarlıklı diye bir sözün
bulunduğunu düşünebilseydi yabancı müsteşriki övmekten vazgeçerdi herhalde-omuzları
üstünde hâlâ Osmanlı kafası taşıyanlar demagogca yaygaralarla ve ilim adına yazdıkları
bilgisizce ve boş yazılarla Türk dilini bir bilim ve bakım dili yüksekliğine ulaştırmak
için girişilen çalışmaların önüne geçemeyeceklerini anlamalıdırlar.
Ulus,25. IV .1945

Doç.Dr. Suat Yakup Baydur kimdir?

(1912-1953),gerçek bir bilim adamı idi,Klâsik filoloji çalışmaları ,onu,Türk dilinin 
sorunlarına yöneltmiştir.

Doç.Dr. Suat Yakup Baydur,dilin özleşmesi davasını bilinçli olarak benimsemiş ve 
desteklemiştir.


Bir takım kavramların bir zamanlar Doğudan gelen Arapça ve Farsça sözcüklerle
karşılandığı gibi ,şimdi de batıdan gelen İngilizce,Fransızca,Almanca vb.sözcüklerle
karşılanmasının Türk dili için doğurduğu ve doğuracağı büyük tehlikeye parmak
basmış;bu topraklar üzerinde yaşayanların birbirini anlamaları gerektiğini,aynı 
kavramın halk için,bilgin için ,aydın için çeşitli sözcükleri olamayacağını belirtmiş;
dilimizin olanaklarından yararlanılarak ,bütün kavramların Türkçe ile karşılanması gerektiği
savını,bilimsel kanıtlarla sunmuştur.

Genç bir yaşta yitirdiğimiz değerli dil bilim adamımızı da saygıyla anıyoruz.
BİR DURUM TESPİTİYLE RÜYA ANALİZİ
EAHP Ayhan BAYIRLI 22 Eylül 2014
PKK Bir zamanlar (halada kısmen)Türk devletiyle savaştı.
PKK’yı Suriye devleti destekledi.
IŞİD, Önce ESED le bir hareket etti, orada büyüdü.
Sonra kafası esti Irak içlerine girdi, devletim artık; Hilafeti ilan ettim, var mı bana yan bakan dedi?
Yan bakmayalım diye 49 çok önemli, Musul konsolosu dahil konsoloslukta görevli personelimizi kaçırdı.
Sonra ESED e, ardından dünyaya ya kafa tuttu, tuttuğunun kafasını kesti.
Bizimkilerin kafası kesilmesin diye ne verildiyse verildi, 101 gün sonra rehineler 400 km yol kat ederek Suriye üzerinden Türkiye ye getirildi.
(Tutuldukları yer olan MUSUL -HABUR ARASI 145 KM)
Kurtulanları bağrımıza bastık. Kurtaranların heykelini diktik.
IŞID Ezidiler’e saldırdı.
Ezidiler Türkiye ye kaçtı.
Böylece Ezidiler Türkiye den gidenlerin köylerine yerleştirildi.
Türkiye den gidenlerin bir kısmı PKK ya katıldı.
PKK ya, hadi bakalım git savaş dediler.
IŞİD le savaşmayı Türkiye ile savaşmak gibi zanneden PKK lı teröristler; savaş kuralı falan tanımayan IŞİD teröristlerince hezimete uğratıldı.
Gelen haberlere göre PKK yalın ayak kaçıyor.
IŞİD YAKALADIĞINI KESİYOR.
En son 300 PKK lıyı kestiği haberleri geldi(fox Haber 22 Eylül 2014).
Rüyada görsek inanmayacağımız şekilde PKK, Türk devleti IŞİD e karşı bize yardım etsin dedi!
IŞİD, ben PYD- MYD- PKK , Devlet ,halk -malk ,halkların kardeşliği,demokrasi,özel okul,dil- mil, özerklik felan tanımam dedi..!
Türkiye den kaçanların bir kısmı PKK'ya katıldı, sınırdan kaçamayanlar madem buraya kadar geldik ,IŞİD le savaşmak için kaçamıyoruz ,sınırdaki Türk askerine saldıralım dedi.
IŞİD le savaşmak için yanlarında getirdikleri Molotof, havai fişeklerini Türk askerine fırlattılar.
Sınır bayram yerine döndü.
Kutlama var sanan sınır ahalisi dışarı çıktı.
Bu arada IŞİD de kutlamalar dışarıdan destek verdi.
Havan topları karayoluna düştü.Düşen Havan Topları kara yolunu bozdu.
URFA Karayolları müdürü bu işe çok bozuldu..
Zaten asfalt yok. Sizin yaptığınızda iş mi dedi?
Az biaz siz katılmasanız olmaz dı dedi?
Bu arada sınırda Türk Askeri ve polisiyle çatışan ve Cephanesi biten PKK yandaşları kös kös evlerine döndü.
Bir Türk askerinin elbisesi yırtıldı!
Düğme kopsa altı aydan başlardı..!
Amerika ve Avrupa nın önemli devletleri IŞİD e karşı bir operasyon için'' biz kara savaşı yapmayız ancak havadan yaparız'' dedi.
Türk Devletinin Cumhurbaşkanı''kara savaşı olmadan başarı elde edilmez ''dedi.
Çok biliyorsan gel dediler.
Yenim dar dedi.
Yerim de dar dedi.
YENİNİ DE YERİNİ DE VERDİLER BEN OYNAMIYORUM DEDİ.
Madem öyle gel böyle diyen IŞİD KOBANİ ye saldırdı al sana 60 bin Suriyeli Mülteci dedi.
Oo Böyle savaşa can kurban diyen Türkiye 60 bin değil, Alayınızı sınırdan girseniz ne olur dedi?
Etkili ve yetkililerimiz,Sınıra yığılan binlerce mülteciyi görünce gözlerine inanamadılar..
Sınıra yığılan mültecileri önce tanımayan yetkililer, sonra; yahu bunlar tanıdık alalım, bir arada bir derede kalmasınlar, içeri girin, üşüteceksiniz dediler.
BAKTILAR BÖYLE OLMUYOR.
Cumhurbaşkanımız, Obama ya ayar vermek için ABD ye gitti.
Ancak,ABD’ye gidip Obama ya ayar verilinceye kadar; ABD Hava Kuvvetleri ile Suudi Arabistan, Ürdün ,Bahreyn ve Birleşik Arap Emirliklerine bağlı koalisyon güçleri; Suriye’nin Rakka Kentindeki İŞİD hedeflerine çoktan ayar vermişti.
Bu arada uyandığımda, çoktan Üsküdar da sabah olmuştu..